ATATÜRK'ÜN 19 MAYIS 1919'DA SAMSUN'A ÇIKIŞI VE TÜRKİYE'DE MİLLİ EGEMENLİK İLKESİNİN GERÇEKLEŞMESİ
              YRD. DOÇ. DR. BEHÇET KEMAL YEŞİLBURSA (*)
Millî Mücadelenin Atatürk tarafından dile  gelen hikâyesinin                ilk cümlesi, "1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a  çıktım"                ile başlar. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919 Millî  Mücadelenin fiilen                başladığı tarihtir. 19 Mayıs bir başlangıçtır; fikir ve  karar sahibi                Atatürk'ün hedefine varan yolda ilk adımdır. Şevket  Süreyya Aydemir'e                göre, "Mustafa Kemal'in yeni hayatı, yeni âlemi, onun,  1919                Mayısının 19'uncu günü Samsun kıyısında Anadolu karasına  ayak basmasıyla                başlar, yani onun zuhurunun, hem kendi kaderine, hem  milletimizin                tarihine, hem çağımızın akışına, çeşitli yönlerden yön ve  şekil                veren safhası o gün, orada ve Mustafa Kemal'in Samsun  kıyısına ayak                basmasıyla başlamıştır."(1)
              Egemenlik(Hakimiyet); egemen olma, hakimlik, üstünlük,  amirlik manalarına                gelir ve hükmeden, buyuran, buyruğunu yürütebilen üstün  gücü ifade                etmek için kullanılır. Egemenlik, devlet kudretinin bir  vasfıdır.İç                hukukta en üstün kudreti, uluslar arası hukukta da  bağımsız bir                gücü ifade eder.(2)
              Millî Egemenlik ise; bir milletin kendi kaderine hakim  olarak, kendi                geleceğini tayin etme gücünü elinde bulundurması demektir.  Yani                bir milletin kendini idare etmesi, kendine hükümet edecek  heyeti                seçmesi anlamına gelir. İç görünüşü itibarıyla demokratik  rejimi,                yani egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu  ortaya koyarken,                dış görünüşü ile de milletin özgür ve bağımsız yaşamasını,  yani                dışa karşı millet birliğini ve bütünlüğünü ifade eder.(3)
              Millî Egemenlik, bir kişi veya sınıfın egemenliğinden uzak  olarak,                milletin kendi yönetiminde söz sahibi olması anlamına  geldiğinden,                milletin genel iradesinin ortaya konulmasını sağlar ve  iktidarın,                kayıtsız şartsız millete ait olmasını ifade eder. Millî  Egemenlik                anlayışında millet, kendisini oluşturan fertlerden ayrı,  onların                üstünde bir kişiliğe, bir iradeye sahiptir ve egemenlik bu  kolektif                kişiliğe aittir. (4)
              Millî Egemenlik, millet iradesini hakim kılması  münasebetiyle demokrasinin                temel şartıdır. Bu sebeple, bütün demokratik rejimlerde en  üstün                kuvvet ve devlet yönetimi konusunda belirleyici unsur  olarak, devlete                yön verirken, aynı zamanda devlet fonksiyonlarının  oluşmasını da                sağlar. (5)
              Millî Egemenlik, insanlık tarihinde başlı başına kuvvet  kaynağı                olan ve kuvvet doğuran fikirlerden birisi olarak,  devletlerin yapısını                değiştirebilecek ve tarihin akışını etkileyebilecek kadar  etkilidir.                Dolayısıyla, insanlık tarihi açısından büyük önemi  sahiptir. (6)               
              Atatürk'e göre Millî Egemenlik, devlet ve milletin  mukadderatında                amil ve hakim unsur olması gereken bir değerdir. Çünkü  Millî Egemenlik,                adaletin, eşitliğin, hürriyetin dayanağı ve milletin  namusu, haysiyeti,                şerefidir. Bu sebeple Atatürk, Millî Egemenlik ilkesini  devletin                temel unsurlarından birisi haline getirmeye çalışmıştır.  Bundan                amaç ise; siyasî, sosyal ve ekonomik yönden, yabancı  etkilerden                uzak, millî iradeden oluşmuş bir toplumun meydana  gelmesini sağlamaktır.                (7)
              Atatürk,"Millî Hakimiyet öyle bir nurdur ki, onun  karşısında                zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur.  Milletlerin esareti                üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya  mahkumdurlar"                ifadesiyle, Millî Egemenlik ilkesinin gücünü ortaya  koyarak, devlet                hayatındaki önemini
              vurgulamıştır. (8)
              Türkiye'de Millî Egemenlik ilkesinin gerçekleştirilmesi,  tamamen                Atatürk'ün bu konudaki düşünce ve çalışmalarının  sonucudur. Atatürk'ün                19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla birlikte, Türk  tarihinde                ilk defa kişisel egemenlikten, Millî Egemenliğe geçiş  süreci başlamıştır.                Atatürk, Samsun'a ayak bastığı andan itibaren, hem içe,  hem de dışa                dönük olarak, dinî ve batılı fikirleri yanına almış ve  bunların                senteziyle Anadolu'da tek idare, tek devlet, tek  egemenlik, tek                kumandan, tek meclis ve tek millet fikirlerinden hareket  ederek,                her alanda gerçek Millî Egemenlik ilkesini uygulamaya  çalışmıştır.                Dolayısıyla, Türkiye'de Millî Egemenlik ilkesinin genel  anlamda                ilk defa Atatürk'ün önderliğinde girişilen Millî Mücadele  yıllarında                uygulandığını söylemek mümkündür. Çünkü bu dönemde,  memleketin içine                düştüğü kötü durum karşısında, bazı aydınlar memleketin  kurtarılması                için bir büyük devletin mandasını kabul etmekten başka  çare görmezlerken,Atatürk                bunlardan çok farklı düşünmüş ve millete güveni esas alan  bir hareketin                peşinde olmuştur.(9)O, memleketin içinde bulunduğu kötü  durumu kastederek                Nutukta; "... Bu durum karşısında bir tek karar vardı. O  da                Millî Hakimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni  bir Türk                devleti kurmak! İşte daha İstanbul'dan çıkmadan önce  düşündüğümüz                ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz  uygulamasına                başladığımız karar, bu karar olmuştur."(10)
              Atatürk'ün Samsun'a varır varmaz, müfettişliğin kendisine  yüklediği                vazifeleri yerine getirmek amacıyla hazırladığı 22 Mayıs  1919 tarihli                rapor; Ordu müfettişinin birçok noktalarda, talimatın  sınırını da                aşarak, bütün memleket kaderi ile ciddi bir şekilde  uğraştığını                göstermektedir. Hazırladığı bu ilk raporunda Atatürk,  Samsun bölgesindeki                asayişsizliğin sebebinin Rumlardan kaynaklandığını,  Türklüğün yabancı                mandasına ve kontrolüne tahammülü olmadığını, Yunanlıların  İzmir'i                işgale haklarının bulunmadığını ve en önemlisi, milletin,  millî                egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul ettiğini  ve bunu                gerçekleştirmeye çalışacağını belirtmiştir. Dolayısıyla  Atatürk,                milletin birlik ve beraberliği ile Millî Egemenlik  ilkesini Millî                Mücadelenin temel dayanağı yapmaya kararlı olduğunun ilk  işaretini                vermiştir. Millî Mücadelenin ilk ana programını teşkil  eden bu rapor,                Tevfik Bıyıklıoğlu'na göre, gerçekte, bir ihtilâl  programından farksızdır.                (11)
              Atatürk, Samsun'un İngiliz işgalinde ve kıyıda bulunması  ve civarındaki                Rum çetelerinin faaliyetlerinden ötürü karargâhının içerde  daha                emin bir yere naklini gerekli görmüş ve 25 Mayıs 1919'da  Havza'ya                hareket etmiştir. Atatürk için artık tarihî görev başlamış  bulunuyordu.                Bundan sonra Osmanlı Devleti bir süre adeta iki elden  idare edilecekti.                Çünkü Atatürk her gittiği yerde halkın arasına girerek  İstanbul                Hükümeti gibi halkı sükunete değil, tersine onları  harekete geçirmeye                çalışacaktı. Yine O, sadece bir komutan olmayacak valiler  ve millî                teşekküllerle haberleşen,Türk milletini düştüğü kötü  durumdan haberdar                eden, memleketin dertlerini dert edinen bunlara çare  arayan, cemiyetler                toplayıp kararlar alan bir önder olacaktı. (12)Nitekim, 28  Mayıs                1919'da Havza'dan bütün memlekete, askerî ve mülkî  amirlere, Müdafaayı                Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği bir tamimle İzmir'in  işgalini protesto                için yurdun her tarafında mitingler yapılmasını, halka  felaketin                büyüklüğünün anlatılmasını ve bunu köylere kadar  yaymalarını istedi.                Bunun üzerine memleketin her köşesinde İzmir'in işgaline  tepki olarak                mitingler yapıldı. İstanbul'da altı miting, Anadolu'nun  çeşitli                şehir ve kasabalarında toplam 96 miting tertip edildi.(13) 
              İstanbul mitinglerine ve Atatürk'ün Havza'daki  faaliyetlerine ilk                tepki işgal makamlarının onu İstanbul'a geri çağırmaları  olmuştur.                Atatürk, o güne kadar"Ordu Müfettişi" sıfatı ile bütün                kişisel ağırlığını koyarak hareket etmişti. Şimdi bu  sıfatın tehlikeye                düştüğünü görüyordu. Bu nedenle başlattığı eylemi kişisel  olmaktan                çıkarıp halka mal etmekte acele etmek gerekiyordu. Harbiye  Nezaretine                oyalayıcı bir cevap vererek 12 Haziran 1919'da Amasya'ya  gitti.                Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Refet Bey(Bele) ve Rauf Bey'in  (Orbay)                katkılarıyla 14 Haziran 1919'da kurulan Müdafaa-i Hukuk  Cemiyeti                bünyesinde, Mustafa Kemal tarafından önceden hazırlanmış  metnin                üzerindeki çalışmalar tamamlanarak Millî Mücadele  tarihimize Amasya                Tamimi olarak geçen ilk önemli belge kabul edildi. Tamim,  Konya'da                bulunan 2.Ordu Müfettişi Cemal Paşa (Küçük, ya da Mersinli  Cemal                Paşa)ile Erzurum'da 15.Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir  Paşa'nın                da onaylamasından sonra 21/22 Haziran 1919'da tüm  ilgililere duyuruldu.                (14)
              Amasya Tamimi'nde dikkati çeken noktalar özellikle  şunlardır."Yurdun                bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir" denilmekle,  tehlike                çanı çalmakta, alarm işareti verilmektedir. Tamimin ikinci  maddesi                birinciyi tamamlamakta İstanbul Hükümetinin aczi ortaya  konularak,                bu durumun milletimizi yok olarak tanıttırdığı  açıklanmaktadır.                Tamimde yer alan önemli bir hüküm de, "Milletin  istiklâlini                yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" parolasıdır.  Millî                Egemenliğe ve millî bağımsızlığa yer veren bu ilke, daha  sonraki                tarihî gelişmelerle Türk İnkılâbının bir temel dayanağı  olacaktır.                Tamim, bölgesel değil, bütün ülkeyi içine alacak bir  kuruluşu öngörmekte                ve bu amaçla bir kongrenin toplanması gereğini  belirtmektedir(15).               
              Amasya Tamimi, Millî Egemenliğe dayalı yeni bir Türk  devletinin                kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Türk milletine bu  çağrının                gerekçesini ve uygulanacak plânı açıklamaktadır. Artık  yüzyıllardır                Türk milletinin kaderine hükmetmiş olan Padişah iradesine  karşı                ayaklanma başlamıştır. Nitekim Tamimle birlikte İstanbul'a  gönderilen                mektuplarda, artık İstanbul'un Anadolu'ya egemen değil,  bağımlı                olmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Ordunun Amasya'da  alınan kararların                uygulanması ile görevlendirilmesi artık ordunun da  ihtilâlin içinde                yer aldığını göstermesi bakımından önemlidir.(16)
              Tamim, millet gerçeğine dayanarak alt üst olan düzenin  yerine yeni                bir düzeni öngörmektedir."İstiklâl", bu yeni düzenin  parolası,                millî iradeye dayanan"Millî Hakimiyet" ilkesi de  gücüdür.(17)               
              Amasya Tamimi'nin bir diğer önemi de,Türk Milliyetçiliği  akımının,                inkılâbın bir temel prensibi olarak değerlendirilmiş  olmasıdır.                Milliyetçilik Amasya Tamimi'nden itibaren millî  mücadelenin esası,                özü, temel yapısı olmuş, milleti harekete getiren, ona  millî şuur                ve vicdanının sesini duyuran, politik tutumun hedeflerini  gösteren                prensip olmuştur.(18)
              Kısaca, Amasya Tamimi,Türk İnkılâp Tarihinde, hukukî ve  siyasî önemi                ile yeni Türk devletinin kuruluşunu hazırlayan bir temel  vesika                olması bakımından özel bir değer ifade eder.
              Devletin kaderinde, milletin söz sahibi olması anlamını  taşıyan                Millî Egemenlik ilkesinin, Millî Mücadele dönemi boyunca  ve daha                sonra da üzerinde durulacak en önemli hususlardan birisi  olduğu,                Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde kongreler düzenlenerek,  halkın                istek ve düşüncelerinin belirlenmeye çalışılmasından da  açıkça anlaşılıyordu.                Zaten sadece bu kongrelerin toplanması bile, millet  egemenliğinin                gerçekleştirilmesi yolunda atılmış önemli bir adımdı.  Çünkü kongrelerde                alınacak olan kararlar, milletin temsilcilerinin görüşleri  doğrultusunda                ortaya çıkacaktı. Bu da milletin girişilecek olan  mücadelede söz                sahibi yapılması demekti.(19)
              Bu çerçevede, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında  yapılan                Erzurum Kongresinde alınan kararlar arasında; "Kuva-yı  Milliyeyi                âmil ve İdare-i Milliyeyi hakim kılmak esastır" ibaresinin                 bulunması, bütün bu çalışmaların Türkiye'de Millî  Egemenliği gerçekleştirmek                esasına dayandığı açıktır. Yine 4-11 Eylül 1919 tarihleri  arasında                yapılan Sivas Kongresinin sonunda yayınlanan beyannamede  de; "İstiklâlimizin                temini için Kuva-yı Milliyeyi âmil ve Millî İradeyi hakim  kılmak                esastır" denilerek,Erzurum Kongresinde bu konuda alınan  kararın                aynen tekrarlanması, şüphesiz Atatürk'ün bu konudaki  kararlılığının                bir göstergesi olmuştur. Bu çerçevede,Atatürk'ün Sivas'ta  çıkarttığı                gazetenin adının İrade-i Milliye ve Ankara'da çıkarttığı  gazetenin                adının da, Hakimiyet-i Milliye olması tesadüf  değildir.(20)
              Türkiye'de Millî Egemenlik konusunda atılmış önemli  adımlardan birisi                de Son Osmanlı Mebusan Meclisinde 28 Ocak 1920'de kabul  edilen Misak-ı                Millî kararlarıdır. Misak-ı Millî ile her şeyden önce  millî ve bölünmez                bir Türk ülkesinin sınırları çizilmekle birlikte Türkler,  tam bağımsızlık                şuuruna erişmişler ve millet olarak asgari haklarını  istemişlerdir.                Bu Misak (Ant), Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarındaki  millî                kurtuluş programını, millî hudutlarımızı daha geniş ve  belirli kılarak                tam bir hukuk ve siyaset anlayışı esaslarına  oturtmuştur.(21)
              Misak-ı Millî'nin kabulünden sonra İngilizler 16 Mart  1920'de İstanbul'u                işgal ederek,Son Osmanlı Mebusan Meclisini de  dağıtmışlardır. İstanbul'un                işgaliyle birlikte Osmanlı Devleti'nin tamamen etkisiz  kaldığını                ve milletin içinde bulunduğu kötü duruma bir çare  bulmasının artık                mümkün olmadığını gören Atatürk, milletin kurtuluşunu yine  milletin                kendisinin sağlayacağı düşüncesiyle ve Millî Egemenlik  ilkesinin                tam anlamıyla gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, 19  Mart 1920'de                bütün valilere, mutasarrıflıklara ve komutanlıklara bir  genelge                göndererek, Ankara'da "olağanüstü yetkilere sahip" yeni                bir meclisin toplanmasını istedi.Bu genelgede yer alan  hükümlere                uygun olarak yapılan seçimler sonucunda belirlenen  milletvekillerinin                yanında, İstanbul'dan Ankara'ya gelmeyi başaran  milletvekillerinin                de katılmasıyla, yeni meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da  açıldı.(22)               
              Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla,Türkiye'de  Millî Egemenlik                ilkesi resmen ve de fiilen gerçekleştirilmiştir. Böylece  millet                kendi geleceğini kendisi belirleme imkânına kavuşmuştur.  Bunda da                en büyük pay, hiç şüphesiz Atatürk'e aittir.
             
              Atatürk, T.B.M.M.'ni açarak en büyük ideallerinden birisi  olan,Türkiye'de                Millî Egemenlik ilkesini devletin temel unsurlarından  birisi haline                getirirken, "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir"  ifadesiyle                de, hükümranlık hakkını ve otoritesini sadece T.B.M.M.'ne  vermiştir.O,                böylece bu konuda milleti tam yetkili kılarken, aynı  zamanda diktatörlüğe                karşı da bütün kapıları kapatmıştır.(23)
              Atatürk,Meclisin,Millî Egemenlik ilkesi gereği, milletin  kaderine                nasıl hakim olması gerektiğini de, yine mecliste yaptığı  bir konuşmada                şu sözlerle ifade etmiştir;"Millet mukadderatını doğrudan  doğruya                eline aldı ve millî saltanat ve hakimiyetini bir şahısta  değil,                bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerden oluşan bir  Meclis-i                Ali'de temsil etti. İşte o meclis, Meclis-i  Alinizdir;Türkiye Büyük                Millet Meclisidir. Milletin saltanat ve hakimiyet makamı  yalnız                ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir." (24)
              19Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla başlayan  Türkiye'de                Millî Egemenlik ilkesini gerçekleştirme çalışmaları, 23  Nisan 1920'de                Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla fiilen  gerçekleşmiş                ve "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" ifadesinin                20Ocak 1921'de kabul edilen ilk Anayasada yer almasıyla da  hukukî                anlamda güvence altına alınmıştır. Böylece Türkiye'de  Millî Egemenlik                ilkesinin gerçekleşme evreleri de tamamlanmıştır.
            
(*) Gazi Üniversitesi,Kastamonu Eğitim  Fakültesi,                Öğretim Üyesi.
             
            
BİBLİYOGRAFYA
              1. AKGÜN,Seçil; "Atatürk, Konya ve Millî Egemenlik", Millî                 Egemenlik 1991, Sempozyum ve Panellerde Sunulan  Bildiriler, TBMM                Kültür,Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara, 1991.
              2.ATATÜRK, Nutuk,C.I, Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan  Zeynep Korkmaz,Ankara,                1984.
              3.ATATÜRKÇÜLÜK(1.Kitap), Atatürk'ün Görüş ve Direktifleri,  İstanbul,                1988.
              4. ATEŞ, Sami; Millî Hakimiyet Prensibinin Tarihi Gelişimi  ve Türk                İnkılâbındaki Yeri, Kemalist Atılım Birliği Yayınları,  Ankara, 1991.               
              5. AYDEMİR, Şevket Süreyya; Tek Adam,Mustafa Kemal, C.I,  (1881-1919),                İstanbul, 1963.
              6.BIYIKLIO?LU,Tevfik; Atatürk Anadolu'da,  (1919-1921),Ankara, 1959.               
              7. DEMİRCİ, Sevtap; "Atatürk'te Egemenlik Anlayışı ve  Gençlik",                Millî Egemenlik Fikrinin Tanımı, Unsurları ve Gelişimi  (Panel),Dicle                Üniversitesi, Diyarbakır 6 Mayıs 1986, TBMM Kültür,Sanat  ve Yayın                Kurulu Yayınları, Ankara, 1986.
              8. DEVELİO?LU, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat,  7. Baskı,                Aydın Kitabevi, Ankara, 2986.
              9.DÖNMEZ,Cengiz; "Atatürk ve Türkiye'de Millî Egemenlik  Prensiplerinin                Gerçekleştirilmesi", Cumhuriyet'in Kuruluşunun 75. Yıl  Armağanı,Gazi                Üniversitesi,Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma  ve Uygulama                Merkezi Yayını,Ankara, 1998.
              10. ERO?LU, Hamza; Atatürk ve Millî Egemenlik, Atatürk  Kültür,Dil                ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi  Yayınları,Ankara,                1987.
              11. ERO?LU, Hamza; Türk İnkılâp Tarihi,MEB  Basımevi,İstanbul, 1982.               
              12.FEYZİO?LU, Turhan; Türk Millî Mücadelesinin ve  Atatürkçülüğün                Temel İlkelerinden Biri Olarak Millet Egemenliği, Atatürk  Kültür,                Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi  Yayınları,                Ankara, 1988.
              13.KARAOSMANO?LU, Yakup Kadri; "Atatürk ve Devlet  Kuruculuğu",                Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek  Kurumu Atatürk                Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 1982.
              14. KODAMAN,Bayram; "Millî Hakimiyet Fikrinin Gelişmesi",                Millî Egemenlik Kavramının Fikri Gelişmesi, (Panel), 19  Mayıs Üniversitesi,Samsun                22 Nisan 1986, TBMM Kültür,Sanat ve Yayın Kurulu  Yayınları, Ankara,                1986.
              15.KÖNİ, Hasan; "Millî Egemenlik Kavramının Batıda ve  Türkiye'de                Gelişimi", Millî Egemenlik Kavramının Fikri Gelişmesi,  (Panel),                19 Mayıs Üniversitesi, Samsun 22 Nisan 1986,TBMM  Kültür,Sanat ve                Yayın Kurulu Yayınları,Ankara, 1986.
              16. ÖNSOY,Rıfat; "Türklerde Millî Egemenlik ve  Atatürk",Atatürk                ve Millî Egemenlik Paneli (Bildiriler), M. Kemal  Üniversitesi Yayınları,                Antakya, 1994.
              17. ÖZTÜRK,Kazım; Atatürk'ün TBMMAçık ve Gizli  Oturumlarındaki Konuşmaları,                C.II,Kültür Bakanlığı Yayınları,Ankara, 1990.
              18. ŞAHİNGÖZ,Mehmet; İzmir,İstanbul ve Maraş'ın İşgaline  Tepkiler,Doktora                Tezi,(A.Ü. T.İ.T.E.), Ankara, 1986.
              19.TANSEL, Selahattin; Mondrostan Mudanyaya Kadar, C.II,  Ankara,                1973.
              20. TURAN,Refik ve diğerleri; Atatürk İlkeleri ve İnkılâp  Tarihi,Ankara,                1994.
              21.YILMAZ,Mustafa ve diğerleri; Atatürk ve Türkiye  Cumhuriyeti Tarihi,                Ankara, 1998.
             
             
             
              (1)Şevket Süreyya Aydemir,Tek Adam, Mustafa Kemal,C.I,  (1881-1919),                İstanbul, s.390.
              (2)Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat,  7.Baskı,                Aydın Kitabevi,Ankara, 1986, s.375. Hamza Eroğlu,Atatürk  ve Millî                Egemenlik,Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu  Atatürk Araştırma                Merkezi Yayınları, Ankara, 1987, s.2.
              (3)Hamza Eroğlu, Türk İnkılâp Tarihi, MEB Basımevi,  İstanbul, 1982,                s.444.H.Eroğlu, Atatürk ve ..., a.g.e., s.5.
              (4)Cengiz Dönmez,"Atatürk ve Türkiye'de Millî Egemenlik  Prensiplerinin                Gerçekleştirilmesi",Cumhuriyet'in Kuruluşunun 75. Yıl  Armağanı,Gazi                Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma  ve Uygulama                Merkezi Yayını, Ankara, 1998, s.64-65.
              (5)Sami Ateş,Millî Hakimiyet Prensibinin Tarihî Gelişimi  ve Türk                İnkılâbındaki Yeri,KemalistAtılımBirliği Yayınları,Ankara,  1991,                s.27.
              (6)Turhan Feyzioğlu, Türk Millî Mücadelesinin ve  Atatürkçülüğün                Temel İlkelerinden Biri Olarak Millet Egemenliği, Atatürk  Kültür,Dil                ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi  Yayınları,Ankara,                1988, s.1.
              (7)Sevtap Demirci,Atatürk'te Egemenlik Anlayışı ve  Gençlik, Millî                Egemenlik Fikrinin Tanımı,Unsurları ve Gelişimi (Panel),  Dicle Üniversitesi,Diyarbakır                6 Mayıs 1986, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu  Yayınları, Ankara,                1986, s.34. Atatürkçülük(1.Kitap), Atatürk'ün Görüş ve  Direktifleri,                İstanbul, 1988, s.4-21.
              (8)Atatürkçülük (1. Kitap), a.g.e., s.17.
              (9)C.Dönmez. a.g.m., s.67.
              (10)Atatürk,Nutuk, C.I, Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan  Zeynep Korkmaz,Ankara,                1984, s.9.
              (11)H.Eroğlu, Türk ..., a.g.e., s.174-175. Tevfik  Bıyıklıoğlu, Atatürk                Anadolu'da, (1919-1921), Ankara, 1959, s.30. Atatürk 16  Mayıs 1919'da                9. Ordu Müfettişliği görevine atanmıştır.
              (12)Selahattin Tansel, Mondrostan Mudanyaya Kadar,  C.II,Ankara,                1973, s.241.
              (13)Bu konuda geniş bilgi için bkz. Mehmet Şahingöz,  İzmir, İstanbul                ve Maraş'ın İşgaline Tepkiler,Doktora Tezi,(A.Ü.T.İ.T.E.),  Ankara,                1986, s.58-271.
              (14)Mustafa Yılmaz ve diğerleri,Atatürk ve Türkiye  Cumhuriyeti Tarihi,Ankara,                1998, s.92.
              (15)H.Eroğlu,Türk..., a.g.e., s.178-179.
              (16)M.Yılmaz, a.g.e., s.93-94.
              (17)Refik Turan ve diğerleri, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp  Tarihi,Ankara,                1994, s.114.
              (18)H.Eroğlu, Türk..., a.g.e., s.183.
              (19)C.Dönmez, a.g.m., s.68.
              (20) C.Dönmez, a.g.m., s.68-69. H.Eroğlu, Türk ...,  a.g.e., s.188-191.               
              (21)R.Turan, a.g.e., s.130-131. H.Eroğlu, Türk..., a.g.e.,  s.200-201.               
              (22)R.Turan, a.g.e., s.136-137.
              (23)Yakup Kadri Karaosmanoğlu,Atatürk ve Devlet  Kuruculuğu, Atatürkçü                Düşünce,Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk  Araştırma                Merkezi Yayını, Ankara, 1982, s.473.
              (24)Kazım Öztürk, Atatürk'ün TBMM Açık ve Gizli  Oturumlarındaki                Konuşmaları, C.II,Kültür Bakanlığı Yayınları,Ankara, 1990,  s.907-908.
Kaynak : MEB


0 yorum:
Yorum Gönder