TÜBİTAK'a bağlı Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsünün (UEKAE), başta kamu kurumları olmak üzere ülkenin bilgi güvenliği konusunda bilinçlenmesini sağlamak ve bu konu üzerinde çalışan kişilerin bilgi seviyelerini arttırmak amacıyla kurduğu ''Ulusal Bilgi Güvenliği Kapısı'' tarafından ''www.bilgiguvenligi.gov.tr'' adlı internet sitesinde yayınlanan makalede ''ulusal güvenlikte antivirüs tehdidi'' konusu ele alındı.
Arf Teknoloji Genel Koordinatörü Erkan Demirkan imzasıyla yayınlanan  makalede, bilgisayar sistemlerini korumak için kullanılan antivirüs  yazılımları hakkında çeşitli bilgilere verildi.
Antivirüs programlarının, bilgisayarlarda bulunan dosyaları kendi imza  tabanları ile karşılaştırarak veya sezgisel (heuristic) olarak  adlandırılan yöntemlerle zararlı yazılımları tespit etmeye çalıştığı  vurgulanan makalede, tüm antivirüs programlarının aynı şekil ve mantıkla  çalıştığı belirtildi. 
BİLGİSAYARLARI VİRÜSLER Mİ ÇÖKERTİYOR?
Makalede, bilişim tarihinde bilgisayarları sadece tek bir virüsün  çökertiği, bu virisün adının da ''Çernobil'' olduğunu belirten Erkan  Demirkan, ''Peki, sisteminizi zararlılar (virüsler) çökertmiyorsa ne  çökertiyor?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Hiçbir zararlı yazarı, yazdığı zararlıyı ölmesi için kodlamaz.  Zararlıların öncelikli amacı bilgisayarlara sızmak, gizlenmek, çoğalmak  ve kodlayıcısının talimatlarını gizlice uygulamaktır.
Çöken bilgisayarlara geri dönecek olursak, gelişmiş yapıdaki zararlılar  birçok dosyaya bulaşırlar ve bunlardan bazıları da sistemin olmazsa  olmaz bileşenleridir. Antivirüsler sistemde buldukları zararlıları veri  tabanlarındaki imzaları ile karşılaştırarak veya sezgileriyle (!) tespit  ederler. Daha sonra da temizlemeye çalışırlar.
Temizleme esnasında virüslü dosya zarar görebilir veya zararlıyı  temizleyemezlerse o dosyayı silerek yok ederler. Silinen dosya işletim  sisteminin vazgeçilmez bileşenlerinden biri ise sisteminiz hantallaşır,  işlevini yerine getiremez olur ve kısa süre sonrada çöker. Siz ise  sistemi zararlının çökerttiğini düşünürsünüz.''
Demirkan, antivirüs programı geliştiren firmaların, bir gün içerisinde  on binlerce yeni zararlının internette yayıldığı bilgisi verdiğine  işaret ederek, ''Bir günde on binlerce zararlının imzasının  çıkarılmasını anlayabiliriz, bu yapılabilir peki bu on binlerce  zararlının temizleyicisinin bir gün içerisinde yazılması nasıl  gerçekleşiyor?'' sorusunu yönelterek, sanıldığının aksine bilgisayarları  virüslerin değil, sistemdeki zararlıyı temizlemekte yetersiz kalan  antivirüslerin çökerttiğini, bu konuda yazılım firmalarının çaresiz  olduğunu savundu.
ULUSAL GÜVENLİKTE ANTİVİRÜS TEHDİDİ
Antivirüs programlarının alternatifleri olmaması sebebi ile dünyanın her  yerinde kullanıldığına dikkati çeken Demirkan, Microsoft© Windows  İşletim Sistemi kullanan birçok ülkenin, resmi kurumlar ve kamuya açık  alanlardaki bilgisayarlar ile bütün işletmeler ve kişilere ait  bilgisayarların antivirüs yazılımları ile korunmaya çalışıldığını  hatırlattı.
Erkan Demirkan, eski teknolojilerinin iflas etmesi ve sistemleri korumak  yerine açık tehdit haline getirmeleri nedeniyle ulusal güvenliğin  tehdit altında olduğunu iddia ederek, şu görüşleri dile getirdi:
''Ülkemizde de kısa bir araştırma yaparsanız, satışı yapılan antivirüs  programlarının hiçbirinin herhangi bir devlet kurumundan 'güvenilirlik  belgesi' almadığını ve kendilerine ödül veren kurumları Sanayi ve  Ticaret Bakanlığımızın da tanımadığını görürsünüz.
Ülkemiz ve diğer ülkeler için asıl önemli olan tehdit, antivirüs  programlarının 'güncelleme' adı altında, bilgisayarımızı başka bir  bilgisayara bağlayarak veri transferi yapmasıdır. Bu işlem sırasında ne  tür veri alışverişi yapıldığı kimse tarafından bilinmemekle beraber, bu  aktarımın ne kadar güvenli bir veri yolu (port) ile yapıldığı da  şüphelidir. Örnek verecek olursak, ulusal güvenlik ile ilgili bir  kurumumuzdaki antivirüs programı, güncelleme adı altında sisteme ne  yüklediğini, sistemde nereleri kontrol ettiğini veya sistemden herhangi  bir dosya alıp almadığını kime ya da kimlere raporlamaktadır.''
KİM, NEDEN ANTİVİRÜSE GÜVENSİN?
Arf Teknoloji Genel Koordinatörü Erkan Demirkan, makalesinin son  bölümünde, Türkiye'de satışı yapılan bütün antivirüs programlarının  ithal edildiğini ve ''server''larının üretici ülkelerde bulunduğunu  vurgulayarak, ''Bu veri alışverişinin ayrıntıları ve güvenilirliği  ülkemizdeki hiçbir kurum tarafından bilinmemektedir. Bu veri  alışverişinin güvenli olduğunu düşünsek bile araya girebilecek kötü  niyetli kişiler tarafından verilerin başka bir server'a  aktarılamayacağının garantisini kim verebilir?'' görüşünü savundu.
Sistem üzerinde antivirüs programlarının ''güncelleme'' yaptığı izlenimi  verilerek bilgisayarlarda taranan dosyaların başka ''server''a  taşınmasının mümkün olduğunu belirten Demirkan, Türkiye'deki antivirüs  programı yüklenmiş her bilgisayarın tehdit altında olduğunu ve  antivirüsler kullanılarak her bilgi ve verinin kolaylıkla elde  edilebileceğinin altını çizdi.
Kaynak: AA


0 yorum:
Yorum Gönder