Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Ön Kapak: Hastalıktan bir yaz önce Atatürk Yalova'da Dr. Nihad Reşad Belger ve diğer arkadaşları ile.
Özet:
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Atatürk'ün sağlığı konusunda ilk haber, Kasım 1923'te çıktı. Cumhuriyet ilan edileli henüz on gün kadar olmuştu. Bir gün Gazi, öğle yemeği sırasında, sofra başında birdenbire bir kriz geçirdi. Eşi Lâtife Hanım'ı tedavi için rastgele orada bulunan Dr. Refik (Saydam) Bey hemen bir morfin iğnesi vurdu. Kriz geçti. İki gün sonra ...
İçindekiler:
Atatürk'ün Hastalığı
Atatürk'ün Ölümü: Fransa'da Yankılar
Atatürk'ün Ölümü: İngiltere'de Yankılar
Orjinal Dili:
Türkçe
Fiziksel Özellikleri:
70 gr. Ivory Kağıt, 260 sayfa
ISBN:
978-975-16-2450-5
Baskı:
2. Baskı (Tıpkıbasım)
http://e-magaza.ttk.org.tr/switch.php?file=ProductInfo&cat_id=95&product_id=3338
Neşet Ertaş'ı onbinler uğurladı
Halk müziği sanatçısı Neşet Ertaş, aralarında Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun da bulunduğu binlerce kişi tarafından memleketi Kırşehir'de son yolculuğuna uğurlandı.
Türk halk müziği sanatçısı ve söz yazarı Neşet Ertaş için Kırşehir Ahi Evran Cami'nde cenaze töreni düzenlendi.
Cenaze törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, DSP Genel Başkanı Masum Türker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, MHP Genel Başkan Yardımcıları Oktay Vural ve Mehmet Şandır, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, sanatçılar Arif Sağ, Suavi, Kubat, Edip Akbayram, Bedia Akartürk, Sümer Ezgü, Orhan Gencebay ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Erdoğan: Yolun açık olsun üstad
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ertaş'ın cenaze namazının kılınmasının ardından yaptığı konuşmada, ''Burada toplanan şu cemaatle de ortaya bir gerçek konuluyor. Sevgi büyük, sevenler çok, öyleyse inanıyorum ki yeri de çok faziletli olacaktır. Yolun açık olsun diyorum üstad Allah'a emanet ol'' ifadelerini kullandı.
Cenaze namazının kılınmasından sonra Neşet Ertaş'ın cenazesi, defnedileceği Bağbaşı Mezarlığına doğru yola çıktı. Başbakan Erdoğan da Ertaş'ın cenazesini bir süre omzunda taşıdı.
----Alıntı----
her şeye, herkese sadece katlanıyordum. sokağa adımımı atar atmaz,
kendimi bir yığın muvazaanın, gafletin esiri görüyordum ve bulunduğum
yerden, yaptığım işten gayri her yer, bana erişilmez şekilde güzel ve
harikulâde görünüyordu.
postanede elime geçen uzak yerlerden
gelmiş her mektup, kartpostal beni çıldırtıyordu. peru, arjantin,
kanada, mısır, kap, nereden gelmiyordu bu mektuplar? iki sokak ötede,
tek bir odada tahtakurularıyla haşır neşir olan şu ihtiyar yahudi
kadının meksika'da bir kardeşi vardı. komşusu hahamın kız kardeşi
arjantin'de kürk ticareti ediyordu. öteki taraftaki rum bakkalın oğlu
mısır'da idi. yeğeni chicago'da hocalık yapıyordu. ve ben onlara gelen
mektupların zarflarına bakar bakmaz, gözlerim kendiliğinden kapanıyor,
etrafım değişiyor, kendim bir başka adam oluyordum. kaçmak, her şeyi
bırakıp gitmek!..
fakat hayır, bütün bunları yapabilmek,
kendisini alışkanlıklarının dışında denemek için başka türlü adam olmak
lazımdı. koşmak, kımıldamak, atılmak, istemek, isteyişinde devam etmek
lazımdı. bütün bunlar benim için değildi. ben biçare bir gölge idim.
yanımdan biraz sürtünerek geçen her adamın peşine takılan, ondan ayrılır
ayrılmaz, iki kedi yavrusu gibi birbirine sokulan, birbirinin kucağında
gülen, ağlayan, bilhassa ağlayan iki çocukla çapaçul, biçare bir
gölge... "gül!" dedikleri yerde gülen, ağla veya konuş dedikleri yerde
konuşan, ağlayan, enteresan buldukları zaman enteresan olan, yüzüne
bakmadıkları gün mevcut olmayan biçarenin biri.
--- Alıntı---
-..bir reçel kavanozuna düşmüşüm gibi bütün ömrümce tatmadığım bir yığın tatlı serzenişler içinde yavaş yavaş boğuluyordum.
-hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünden değil midir?
-...bütün hayatım boyunca dikkat ettim. insanın daima en çok korktuğu şeyler başına geliyor.aristidi efendinin imbiğinin patladığı gece yanarak ölümünden sonra sonra bir gün muvakkithanede idim. herkes kazaya dair bir şeyler anlatıyordu. şimdi hatırlamadığım birisi de onun bu cinsten bir kazadan korktuğunu garip bir tesadüf gibi söylemişti. o zamana kadar hiç ağzını açmadan konuşmayı dinleyen nuri efendi birdenbire elindeki saati bırakarak:
-bana kalırsa bu hiç garip değildir. belki tabii umurdandır. hal yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz. aristidi efendi bu tecrübelerine başladığı anda akibetini hazırlamıştı. ölümü kendisine hazırdı. bunu bilmiş olmasına niçin hayret ediyorsunuz?'' demişti.
ve belki de kitaptaki en vurucu cümle: menfaatler istikametini değiştirirse mantık da değişir.
--- Alıntı---
Eserlerin künyelerine ilişkin bilgi için
2 gün sürecek olan etkinlikte Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) orada bulunacak. Cumartesi günü de amatör telsizcilik ve linux konusunda kısa bir konuşma yapacağım. Linux veya amatör telsiz konusuna ilgi duyan herkesi bekliyoruz!
Eren Türkay - 73! DE TA1AET
(Fotoğraf: http://www.linuxjournal.com/content/amateur-radio-forums-now-tech-support-i-hope)
Kudüs İbrani Üniversitesi, nem ve sıcaklığın belirli seviyelerde tutulduğu depolarda sakladığı ve daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış parçaların da bulunduğu arşivin yüksek çözünürlüklü fotoğraflarının çekildiğini ve bu fotoğrafların internette yayımlandığını açıkladı.
Einstein'ın arşivinde yer alan 80 bin parça, İsrail Ulusal Kütüphanesi'nin Isaac Newton'un teolojik metinlerini dijital ortama aktarmasına yardım eden Polonsky Vakfı'nın katkılarıyla kataloglandı.
Site, 7 bin sayfadan oluşan 2 bin belgeye erişim sağlıyor.
Projeye ABD'deki Princeton Üniversitesi ile Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü de destek verdi.
İbrani Üniversitesi'nin koleksiyonunda, Einstein'in elyazısı ile araştırmalarına dair not düştüğü 14 defter, ünlü fizikçinin meslektaşlarına ve sevgililerine yazdığı mektuplar, görecelik kuramına dair elyazısı ile yazılmış bir açıklama, E=MC2 formülü ile ilgili bir özet ve Einstein'in hasta annesine gönderdiği bir posta kartı da yer alıyor.
Koleksiyon, bilim adamının hayranlarından aldığı mektupları da içeriyor. Bu mektuplardan birinde 6 yaşındaki bir kız çocuğu, ünlü bilim adamına "Gazetede bir resminizi gördüm. Sanırım saçınızı kestirirseniz daha iyi olacak" yazmış.
Genel görecelik kuramını geliştirerek bilim dünyasında devrim yapan ve 1921 yılında fotoelektrik etki üzerine çalışmalarıyla Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülen Einstein, İbrani Üniversitesi'nin kurucularından biriydi. 1955 yılında yaşamını yitiren Einstein, arşivini ve fotoğraflarını kullanma hakkını İbrani Üniversitesi'ne bağışlamıştı.
Einstein'ın internet ortamındaki arşivine, "http://alberteinstein.info/" adresinden ulaşılabilecek.
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Âkif Ersoy
Kaynak : TSK , Türk Ocağı
Google Earth'e bina ekleme uzmanı ''3DLocationEarth.com'', gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye'nin önemli tarihi ve kültürel eserlerini dünyanın sanal ziyaretine açtı.
Tamamen bir Türk girişimi olan ''3DLocationEarth.com'', gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye'nin önemli kültür ve tarih miraslarını, 3 boyutlu modelleyerek Google Earth üzerinden tüm dünyanın sanal ziyaretine açarken, proje ile Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camisi ve Sultanahmet Medyanı, Ayasofya, Mısır Çarşısı, Yedikule Zindanları, Rumeli Hisarı, Çırağan ve Dolmabahçe Sarayları, Galata Kulesi ve Kızkulesi, Ankara Kalesi, Bodrum Kalesi, Efes Antik Tiyatro ve Artemis Tapınağı, Meryem Ana Kilisesi, Aspendos, Side Antik Tiyatro, Mersin Kız Kalesi ve Antik Roma Yolu, Konya'daki Mevlana Türbesi ve Müzesi gibi Türkiye ile özdeşleşen 500'e yakın tarihi ve kültürel eser 3 boyutlu olarak sunuluyor.
Eserler, Google Earth ile birlikte aynı zamanda ''www.3DLocationEearth.com'' adresinden de görülebiliyor.
*2* abdülhamid'in hatıra defteri
*3* Osmanlı-Türk Modernleşmesi (1900-1930)
*4* İstanbul'da İki İskandinav Seyyah
*5* belgelerle abdülhamid dönemi
İnternet erişiminde bazı zamanlarda oluşan aksamaların, güneşte meydana gelen patlamalardan kaynaklandığı bildirildi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Türker Özkan, güneşteki parlamalarının son dönemlerde maksimum seviyeye geldiğini, yer çekiminin etkisi ile dünyayı da etkilediğini belirterek, patlama etkisiyle güneşten kopan parçaların atmosfere geldiğini, ancak atmosferin yoğun yapısı nedeniyle ışınların filtre edildiğini belirtti.
Güneşin radyasyon yüklü olduğunu ifade eden Özkan, patlamaların yoğun olduğu dönemlerde güneşin daha zararlı hale geldiğini vurgulayarak, ''2012 yılında güneş, yoğun patlamaların olduğu bir yapıda olacak. Bu da yoğun radyasyona maruz kalabileceğimiz anlamına geliyor. Özellikle hamile kadınlar öğle saatlerinde dışarı çıkmasın'' dedi.
Güneşteki patlamalarla oluşan yoğun radyasyonun birçok şeyi etkilediğini belirten Özkan, şunları kaydetti:
''İnternet erişiminde bazı zamanlarda oluşan aksamalar, güneşte meydana gelen patlamalardan kaynaklanıyor. Maillere ulaşamama, facebook ve twitter gibi milyonlarca kişinin ilgilendiği sosyal paylaşım sitelerindeki aksaklıklarda güneşte maksimum düzeye gelen patlamaların etkili olduğunu söyleyebiliriz.''
“Cesaret, hayatın huzur bağışlamak icin talep ettiği fiyattır.”
HP 2011 Temmuz ayında açık kaynak bulut ağları grubuna katılmıştı. Geçen ay şirket ilk kamu uygulamasını duyurdu; HP bulut hizmetleri için bir özel beta yazılımı. Hizmetler, OpenStack'ın Hesaplama (Nova) ve Nesne Depolama (Swift) teknolojisi üzerine temellenmiştir.
NASA ve Rackspace tarafından 2010 Temmuz ayında ortaya çıkarılan OpenStack bir açık kaynak bulut platformudur. OpenStack projesi halihazırda AMD, Canonical, Cisco, Citrix, Dell, HP ve Intel dahil 100'den fazla üye şirketi kapsamaktadır.
Tüm dünya açık kaynak yazılımlara yönelirken son günlerde ortaya atılan Pardus projesinin sonlandırılması söylentilerini çok manasız buluyorum. Tüm bu söylentilerin asılsız çıkmasını diliyor ve Pardus projesinin yolu açık olsun diyorum.
Kaynak: h-online